KINALI NASIL EV KEDİSİ OLDU? – GÖKYÜZÜNÜN DAVULLARI
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
İstanbul doğumluyum. Boğaziçi’nde büyüdüm. Küçücükken yüzme öğrendim. Doğaya ve denize deli gibi tutkun bir çocuktum. Babamla boğaz tepelerinde –o yıllarda tepeler bomboştu- gezer, kıyılarda balık tutardık. Beni okumaya yazmaya babam yönlendirmiştir. Edebiyat ve kitap tutkunuydu, ondan çok şey öğrendim. Benim ilk öğretmenimdi. Bektaşi, Nasrettin Hoca hikâyeleri; masallar anlatırdı bana. Felsefeye de onun sayesinde yönlendim. On beş yaşımda Shakespeare’in tüm oyunlarını, Victor Hugo’nun Sefiller’ ini falan okuyordum. Bir yandan da durmadan yazıyordum. Ancak yazdıklarımın yayımlanması çok sonra gerçekleşti. Araya öğrenim ve evlilik yılları girdi.
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
İlkokulda, okuma yazma öğrenmeye başladığımda günlük tutmaya da başlamıştım. Babam bana bir ajanda armağan etmişti. Her gün bir şeyler yazıyordum ona. Okulda öğretmenim bir kompozisyonumu okuduğu zaman benim yazdığıma inanmadı, azarladı. Beni okul müdürüne götürdü, o da yanına oturtup bana yeni bir kompozisyon yazdırdı. Sonrasında öğretmenim bana çok kompozisyon yazdırdı ve her seferinde çok şaşırdı. Evimize gelip babama benim iyi bir yazar olabileceğimi söyledi.
Büyüdükçe edebiyat öğretmenlerimin gözdesi olmuştum, şiirlerim elden ele dolaşıyordu. Arkadaşlarımın kompozisyonlarını ben yazıyordum, lisede duvar gazetesi çıkarıyordum arkadaşlarımla. Ancak fen derslerim ve matematiğim sıfırdı.
Benim aklım yazmaktan başka hiçbir şeye çalışmaz. Bu 76 yaşımda bile böyledir. Her zaman hiç büyümeyen bir çocuk oldum sanki. Yaşamım boyu yazmak ve kitap okumak tek becerilerim ve tek mutluluğumdur. Çocukken arkadaşlarımı yönlendirir, benim uydurduğum tiyatro oyunları oynardık. Onlara kostümler giydirir, okuduğum kitaplardan parçalar oynatırdım.
Çocuk kitapları yazmaya nasıl karar verdiniz?
1990’lı yıllarda hayvanlara eziyet edilmesini protesto etmek için başladım çocuk kitaplarıma. Büyükler için kitaplarım yayımlanmaya başlamıştı. Evli barklı, çocuk sahibi bir kadındım. Evimizin arkasındaki evde, balkona kapatılmış gece gündüz dayak yiyen bir köpeği anlatan, “4metre kare İstanbul” isimli bir yazı yazmış, Cumhuriyet Gazetesi’ne yollamıştım. Basıldı ve büyük olay oldu. Gazetenin telefonları üç gün benim yazım için çaldı, hiç susmadı. Hayvan dernekleri ayağa kalktı, mitingler düzenlediler. İlhan Selçuk benimle tanışmak istedi, yazımdan kendi köşesinde birkaç kez söz etti. Gazetenin yazarı oldum. Çocuk kitapları yazmaya böyle başladım.
Kitaplarınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Bunları anlatmaya kalksam çok kalın bir kitap olur. İki örnek vereyim:
1980’li yıllarda Sanat Olayı dergisine postayla “Biz Ümmi Şairler” diye bir yazı yollamıştım, basmışlar, benim haberim yok. Dergi yönetmeni Attila İlhan beni aradı, çağırdı. Gittiğimde bana “Sen doğuştan mükemmel bir yazarsın. Bize hemen bir şeyler yaz yolla. Bak, ben hiç kimseye böyle bir şey demem bilesin, yazarım diye geleni kovarım,” dedi. Ben de “Ah Benim Bir Başıma İstanbul Kadınlığım” diye bir öykü yazıp yolladım. Bu öykü kadın hakları konusunda Türkiye’de yayımlanan ilk yazıdır. Yıl 1984, bu yıldan sonra tüm yazarlar ve basın, kadın hakları konusunda kitap ve yazılar yazmaya başladılar.
İkinci örneğim de son çocuk kitaplarımla ilgili: Artık epey yaşlı bir yazarım, İstanbul’da kitaplarımı yayınlayan yayınevlerinin çoğu kapandı, yazın dünyası allak bullak oldu, kimselere güvenim kalmadı. Ölüp gitmeden önce dosyalarım basılsın diye son şansımı denemeye karar verdim. İnternet üzerinden yayınevi aradım ve Luna Yayınlarında karar kıldım.
Yayınevini ve çalışanlarını hiç tanımıyorum, internet ortamı da yalan dolanla dolu ama nedense içimden bir ses güvenmemi söyledi. Kuşkularımı bir yana itip başvurdum. Güvenimi boşa çıkarmadılar, sağ olsunlar. Çok incelikli bir biçimde dosyalarımla ilgilendiler. Çok yardımcı oldular. Ciddi bir yayınevi olduğunu anladım. İki çocuk kitabımı yayına hazırlama süresinde yayınevinin değerli çalışanlarıyla, güzel ilişkimizi yazışmalarla sürdürüyoruz.
Luna Yayınlarının geleceğine çok güveniyorum. Dürüst, çalışkan, her açıdan güvenilir bir yayınevi. Genç yazar arkadaşlara tereddütsüz öneririm. Yönetim kuruluna ve özellikle editörüm Alev Aksakal’a sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
Kitaplarınızın en etkileyici yönü nedir?
Kitaplarımın en etkileyici yönü yazı dilim sanırım. Her yaştan okurum var. Özellikle çocuk kitaplarımı büyükler de okuyorlar. Tıpkı Mark Twain’in kitapları gibi, derler. Bilirsiniz, onun Tom Sawyer kitabı büyüklerce de okunan bir yapıttır. Türkçemin çok akıcı ve mükemmel olduğu öğretmenlerim, okurlarım ve yazarlar tarafından sürekli vurgulanmıştır. Çok rahat anlatımın var, Türkçeye takla attırıyorsun, su gibi akıcı derler. Felsefe yazılarım da böyledir. Kadın hakları konulu felsefe yazılarım rahatça ve büyük ilgiyle okunmaktadır.
Söyleşi için teşekkür…