NEFES
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Hayatıma dair zamanları adeta parsellere ayıran biriyim. İşimde olduğum zaman tam konsantre bir şekilde ve eksiksiz, tüm çareleri tüketerek çalışmayı ve en sonunda başarılı olmayı seviyorum. Diğer parselde arkadaşlarım ile birlikteyken vaktimi onlara ayırarak en verimli anları paylaşmayı tercih ediyorum. Ailemle, oğlumla olduğumda; içimden gelen sevginin tümünü vererek ve yine bu parselde de mutlu olmayı seviyorum. Son olarak, kendime ayırdığım vakitler var. Paha biçilemez yalnızlığım. Bu zamanlarda kendi parselimde oluyor ve buraya da en verimli ne ekilecekse onu ekmeye çalışıyorum. Her mevsimi ayrı seviyorum, yağmuru da güneşi de kucaklamak güzel, hem hüznü hem de sevinci kucaklar gibi. Ancak kışı ayrı seviyorum. Bence en delikanlı mevsim kış, en delikanlı sevdalar da dostluklar da kışı bir görüp üşümeli, aynı buğday başaklarının karı içine yavaş yavaş süzüp büyüdüğü gibi damla damla büyümeli.
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
Ortaokul döneminde kompozisyon dersimiz vardı. Ben bir gün derste okul kapısında üşüyerek simit satan simitçinin hikâyesini yazdım, sanki onu tanıyormuşum gibi. Yıllar sonra anladım ki o günkü gözlemim ile onu tanımışım zaten, hissetmişim. Bu kompozisyonum öğretmenim tarafından sınıfa okundu. Sonra öğretmenim benim yazmam gerektiğini öğütledi. Sonrasında arada sırada günlük yazmaya başladım. Bunu yaparken de bir olayı bir gözlemi tüm ayrıntısıyla anlayıp yazmak, böylelikle asıl meseleyi anlamak hoşuma çok gitmeye başladı. Sonra birkaç öykü ve deneme yazdım. Yıllar sonra bir gün bir fotoğrafa bakıp bir iki satır şiir yazdım. Bu da çok mutlu etti beni, kendimi kendime ifade etmek ve zaman zaman kendime çekilip huzuru yakalamak güzeldi. İşte bu zamanlarda ve çektiğim her fotoğrafın altına bir şeyler yazdım ardından. Bazı anlar asla konuşmakla ifade edilemez bence, oturup yüzleşip bir güzel yazmak gerekir ki bu da büyütür insanı.
Şiirlerimi kitap haline getirme konusunda ise en büyük beğeni ve desteği oğlumdan aldım. Şiirlerimi kitap haline getirmem için beni ikna eden, hem kitabımın hem de bazı şiirlerimiz ismini koyan oğluma minnettarım.
Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Şiirlerimi derleyip toplayıp kitap aşamasına getirebilme konusu beni işlerimin yoğunluğundan dolayı çok korkutuyordu. Ancak Luna–Kuzey Işığı Ekibi benim bu korkumu bitirdiği gibi ziyadesiyle yardımcı oldu. Tüm ekibe minnettarım.
Kitabınızda en etkileyici bulduğunuz şiiriniz hangisidir?
Kitabımdaki en etkileyici ve en heyecan verici bulduğum şiirim “Ey Yâr” şiirim. Bunun nedeni de ben aşkın her daim ahaliye karşı verilen bir direniş olduğuna inanıyorum. Aşkın en güzelini yaşayabilmek için muhakkak uğruna olağanın dışında bir şeyler yapmak gereğini savunuyorum.
Ey Yâr
Sessizce gelip otursam uykunun arasına.
İçindeki mevsimi dinlesem önce,
Sustuğun yağmurlarda ıslansam.
Bir el versen de
İçinde dökülen ne varsa toplasam.
Seni yorgun bir gün batımından alıp,
Saklasam bir güz ikindisine.
Maviye boyasam hüznünü,
Baharı müjdelesem sonra.
Bu kez kendini bilen bir güneş gibi,
Yüzüne düşsem apansız.
Tomurcuk gülleri diksem olmaz dediğin topraklara,
Gözlerinin içine süzülüp bir vakit,
Tutsam güzel yüreğinden ey yâr!
Dağların yükünü sırtıma alıp,
Denizi yeşile bağlayan bir sevda ile
Gökyüzünü yere indirmiş bir aşk ile
Tutsam yüreğinden…