KASABAM AYRILIK
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim Mustafa Kemal. Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı yemyeşil bir kasabasında, 1993 yılında doğdum. Hala hayatıma burada devam ediyorum. 2016 yılında Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü’nden mezun oldum. 2017 yılında Sakarya Üniversitesi Yönetim ve Organizasyon alanında yüksek lisans eğitimime başladım. Burada derslerimi başarıyla vererek tez sürecine geçtim. Bu süreçte örgütsel davranış, örgüt kültürü, değişim yönetimi gibi konular üzerinde çalıştım. Paralelinde edebiyata karşı olan ilgimden dolayı edebi okumalar yaptım, bir taraftan da yazdım. Tez sürecini yarıda bırakıp tamamen ‘yazı’ya yöneldim. Bu süreçte öykü dalında ‘Kasabam Ayrılık’ adını verdiğim ilk kitabımı yazdım.
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
Aslında yazma maceram hiç başlamadı ama hiç bitmedi de diyebilirim. Sürekli bir döngü içinde yazdım sildim, yazdım sildim. Bir süre sonra yazdıklarıma karşı haksızlık ettiğimi düşünüp bilgisayarımın bir köşesinde yazdıklarımı biriktirmeye başladım. Kendimin yazarıydım ben. Ömür boyu öyle de kalsın istiyordum. Çünkü yazmak benim için kendimi sorguladığım, kırıldığım ve üzüldüğüm anlarda kendimi teselli ettiğim hatta kendimle kavga ettiğim sonra da barıştığım bir eylem oldu; kendimin bir aynası oldu kısacası.
İnsanların o an yaşadığı evrene karşılık alternatif bir evren yaratmasının kendi kişisel devinimi açısından önemli olduğuna inanıyorum. Ben de kendime yazarak böyle bir alternatif evren yarattığımı düşünüyorum. Daha yolun çok başındayım. ‘Kasabam Ayrılık’ benim ilk kitabım, umarım, son kitabım da olmayacak.
Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Kitap basmak her yazarın hayalidir. Ancak yazdıklarımı bir kitap halinde basmaya karar vermek gerçekten kendi adıma cesaret edemeyeceğim bir adımdı. Korkuyordum. Her acemi yazar böyle bir korkuyu içinde bir yerlerde her zaman hisseder. Kitabı kim yayınlar? Kim okur? Kim ilgilenir? Kim satın alır? Bu tarz kuruntular hayalimi gerçekleştirme isteğimi hep daha sonraya ertelememe sebep oldu. Sonra Luna Yayınevi ile tanıştım. Luna’nın kurumsal anlayışına, kitabını basmak isteyen bir yazara karşı yaklaşımına, daha önceki yaptığı işlere baktığımda; işte benim yayınevim, dedim. Hiç tereddüt etmeden dosyamı e-mail yoluyla yayınevine gönderdim. Anında cevap aldım. editörlük, dizgi-mizanpaj, grafik-tasarım süreçlerinde de aynı şekilde anında geri dönüşler sağlandı. Kitap basma sürecinde ilk adımdan son adıma kadar her şey müthiş bir ivedilikle gerçekleştirildi. Ortaya –en azından kendi nazarımda- çok güzel bir iş çıktığına inanıyorum. Bu yüzden Luna Yayınevine çok çok teşekkür ediyorum. Bir ara gerçekten kitabımın basıldığına inanamadım. Çünkü bu kadar kısa bir sürede, bu kadar etkin çalışılabileceğini ummuyordum. Luna Yayınevi bu işi gerçekten hakkını vererek yapıyor. İkinci kitabımın da Luna’dan çıkmasını çok isterim.
Kitabınızda en etkileyici bulduğunuz öykü hangisidir?
Tabii ki de kitaba ismini veren ‘Kasabam Ayrılık’ öyküsü… Çünkü ‘Kasabam Ayrılık’ su katılmamış bir saflığın ve gerçeğin öyküsüdür. Kendimi arayışın başladığı ilk yer, bu öykünün başladığı ilk cümledir. İşte bu yüzden ‘Kasabam Ayrılık’ çok önemlidir benim için. Bu öyküyü ilk defa okuyan biri üzerinde tesiri nasıl olur bilemem ama bendeki tesirini anlatmaya ifadeler yetmez diyebilirim.
Öykü benim üniversiteye başlama maceramı ele alıyor. Bu süreçte kendi içimde yaşadığım değişimleri işliyorum. Her değişim bana başka kapılar açıyor. Ancak en güzel değişimi aşkı bulmakla yaşıyorum. Bu öyküyle kabuğumdan sıyrılıyor, yeni öykülere sebep arıyorum. Şunu itiraf etmeden geçmeyeceğim: Eğer ‘Kasabam Ayrılık’ öyküsünü yazamasaydım kitapta yer alan diğer hiçbir öyküyü yazamazdım. İşte bu yüzden ‘Kasabam Ayrılık’ benim ilk göz ağrım, kalemimin ilk yaşanmış, gerçek yorgunluğudur.