HAYATA DOKUNAN BİLİM MATEMATİĞİN DERİN ANLAMI
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Öncelikle merhabalar, ben 1978 yılında Elbistan’da doğdum. İlköğretimi Mersin Bahçelievler Ortaokulunda tamamladıktan sonra 1992 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Fen Lisesinde orta öğrenime başladım. Üniversite sınavında İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. Buradan da 2000 yılında mezun oldum. Askerlik hayatını takiben Kayseri’de konuşlu ve Silahlı Kuvvetlerin bağlısı olan 2’nci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğünde, mühendis subay olarak göreve başladım. Görev yaptığım yıllar boyunca birçok havacılık projesinde proje yöneticiliği yaptım. 2020 yılı başında Silahlı Kuvvetlerden emekli olduktan sonra aynı yıl TUSAŞ’ta Kıdemli Uzman Tasarım mühendisi olarak göreve başladım ve halen bu görevimde aktif olarak çalışıyorum.
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
Kitap yazma maceram, Kayseri’de görev yaptığım yıllarda başladı. Çalışırken yüksek lisans yapmaya karar verdim ve 2005 yılında Erciyes Üniversitesinde Makine Mühendisliğinde, yüksek lisans eğitimine başladım. Hem çalışıyor hem de okuyordum. O zamanlar, öğrendiğim bütün matematiksel ifadeleri sorgulamaya başladım. Özellikle integrali sorguladım. Çalışırken hiç integral almaya ihtiyacım olmamıştı. Kullanmayacaksam ben bunu niye öğrendim ve madem bu kadar önemli niye kullanmıyorum, gibi sorgulamalarım o zamanlar başladı. Öncelikle çevremdeki mühendis arkadaşlarıma “x’in integrali neden x2/2 ve x2’nin integrali neden x3/3?” diye sormaya başladım. Ama kime sorduysam adam akıllı hiçbir cevap alamadım. İşte bu sorgulamalarımla geçen olgunlaşma döneminin sonrasında, 2014 yılında elinizdeki kitabı yazmaya başladım.
“Hocam, matematik bu hayatta ne işimize yarayacak?” sorusu, eğitim hayatımızda en çok duyduğumuz ama bir türlü cevabı verilemeyen çok önemli bir soruydu. İşte bunun neden cevabının verilemediğini, bu sorulara neden cevap verilemediğinde anlamıştım. Matematiksel kavramları öğreniyoruz ama arka planlarını, nasıl ortaya çıktıklarını, niçin kullanıldıklarını bir türlü öğrenemiyoruz ve öğretemiyoruz. Hatta bu konuyla ilgili hiçbir fikrimiz bile yok. Eğer bunları bilmezseniz, matematik bu hayatta hiçbir işinize yaramaz. İlköğretim seviyesi bir matematik bilgisi ile bu hayatta yaşayabilirsiniz. Hatta matematik bilmeden de bunu yapabilirsiniz. Yani kimse matematik bilmek zorunda değil!
Herkes tarafından malum olduğu üzere; televizyondan bilgisayara, otomobilden uçağa kadar birçok teknolojik ürünün arkasında çok ciddi bir matematik bilgisi var. İşte arkada kalan ve kimsenin görmediği matematiği, sade ve basit bir şekilde görebilmeniz için elinizdeki “Hayata Dokunan Bilim – Matematiğin Derin Anlamı” kitabını yazdım. Türevi niye öğreniriz ve nerede kullanırız veya integral ne işimize yarayacak gibi, en temel sorulara cevap veremeyen bir nesil; elbette bu saydığım teknolojik ürünleri yapamaz.
Klasik eğitim sisteminde “Türev eğimdir, integral ise toplamdır,” diye öğretilir. Şimdi soruyorum, eğim size ne anlatıyor? Bana hiçbir şey, integralin toplam olması da aynı şekilde. Bu tür tanımlamaların çok bir anlamı yok benim dünyamda! “Bunlar yanlış,” diye anlatmıyorum; ama eksik olduğunu, bu cevaplar ile kimseyi heyecanlandırıp matematiğin arka planını merak ettiremeyeceğinizi anlatıyorum. Eğer fen bilimlerinin ve sosyal bilimlerin içine matematiği aktaramıyorsanız, ya da onların içindeki matematiği ortaya çıkaramıyorsanız; o zaman öğrendiğiniz matematik size bulmaca çözmekten daha fazla bir anlam ifade edemez. Fen bilimlerini ve sosyal bilimleri yani bu hayatın yaşandığı yer ile matematiği eğer ki buluşturamazsanız, PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sıralamasındaki yerinizi hiçbir zaman değiştiremezsiniz.
Hepimiz hız problemleri çözmüşüzdür. Hız ile yolda geçen süreyi çarptığınızda, yolu bulursunuz. Bunu “yol=hız.zaman” diye veya basitçe x=v.t olarak gösterelim. Şimdi bu formülün bize neler anlattığını, nasıl anlayacağız? Bunu anlamak için isterseniz bir dikdörtgen hayal edin ve bu dikdörtgenin alanını nasıl bulacağınızı bir düşünün! Elbette uzun kenar ile kısa kenarı çarparak değil mi? Yani A=a.b… Şimdi bu alan formülüyle x=v.t’nin benzerliğine dikkat edin! Aslında bu sadece bir benzerlik değil; matematiksel açıdan bire bir aynısı, tek farkı ise fiziksel anlamı! İşte bu kitap size yolu bulmak için integralin, hızı bulmak için ise türevin nasıl kullanıldığını, dikdörtgenin alanını bulma tadında anlatıyor.
Bu kitabı okuduktan sonra integral ve türev nerede kullanılır denildiğinde artık ezberlediğiniz yerlere bakmak zorunda kalmayacaksınız. Kitapta bunun gibi birçok kavramın arka planını ve neden öğrenildiğini göreceksiniz. x’in integrali neden x2/2 olduğunu Gauss toplamı üzerinden gördüğünüzde, yani 1’den x’e kadar sayıların toplamının x.(x+1)/2 olduğunu, limit kavramı ile x+1=x olduğunu, dolayısı ile de bu toplamın x2/2 dönüştüğünü gördüğünüzde işte o zaman; türevin bölme, integralin ise çarpma olduğunu iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
Bu kitabı okuyup bitirdiğinizde; türev ve integralden başka, koordinat sisteminin önemini, trigonometri ve logaritmanın ne anlattığını, fonksiyonların değerini, matrisin gücünü anlayacak, hayatın her yerinde fonksiyonel ilişkiler arayacak ve onlardan anlamlı ilişkiler oluşturup çözmeye çalışacaksınız. Analitik düşüncenin derinliklerinde gezecek ve bu hayatın içindeki tüm problemlere bu göz ile bakacaksınız. İşte o zaman matematiğin hayatınıza dokuduğunu anlayacak ve matematiksel dünyada yaşamanın zevkini tadacaksınız.
Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Öncelikle kitabımdaki tüm fikirler bana ait. Bunları yazarken çok heyecanlanmıştım bazen ilham geldiği oluyordu; “Ben bunu nasıl anlatmalıyım,” diye kara kara düşündüğüm dönemler olmuştu ama bunlar mutlu son ile bitince, yani anlatacağım doğru kelimeleri bulduğumda mutluluktan uçtuğumu hatırlıyorum. Kitabın yazım işi bittikten sonra grafik ve şekillerin çizim işi vardı. Bu konuda sevgili arkadaşım Tuncay Canpolat’a çok şey borçluyum. Onunla hafta sonları sabahtan akşama kadar çalıştık. Yaklaşık 120 resim ve grafiği ben tarif ettim, Tuncay çizdi. Bu iş, kitabı yazmak kadar değerli; Tuncay kitaba hayat veren çizimleri tam istediğim gibi yaptı. Bu yüzden ona sizin aracılığınızla tekrar teşekkür etmek isterim. Ayrıca kitap yazma aşamasında bana destek olan, değerli yorumlarıyla ve kendi aramızda yaptığımız tartışmalarla bazı konuların olgunlaşmasına katkı sağlayan değerli meslektaşım ve arkadaşım Dr. Hasan Çakır’a da sizlerin aracılığınızla teşekkür etmek isterim.
Kitabımı bitirip yayınevine gönderdiğim gün, gözlerimden yaş geldi. Ankara’da yaşadığım için burada bulunan yayınevlerini araştırdım ve karşıma Luna Yayınevi çıktı. İlk önce onlara gönderdim. Okuduklarında kitabı yayınlayacaklarından hiç şüphem yoktu. Zaten 1 hafta içinde de bana mesaj attılar, mesajda; kitabımın çok güzel olduğu, matematiksel kavramların arka planını çok akıcı bir dilde anlattığım yazıyordu. Artık kitabım yayınlanmak üzere editör incelemesine girecekti, bu da beni daha da heyecanlandırdı. Çünkü yayına az kalmıştı. Editörlük aşaması yaklaşık 2 hafta sürdü. Bu süre benim için çok uzundu. Bir türlü bitmek bilmiyordu ama en sonunda editörlük işinin bittiğini anlatan mesaj gelince mutluluğum daha da arttı. Son kontrolleri yaptıktan sonra artık kitabı basılmak üzere yayınevine gönderdim. Ve yaklaşık 1 hafta sonra ilk kitabımı elime aldım. Bu aynı çocuğunuzun doğması gibi, insana mutluluk veriyor. Mükemmeliyetçi bir kişiliğim var. Kitabın en güzel şekilde çıkması için yayınevindeki çalışanları çok yordum. Kapak tasarımından, resimlerin yerleşimine kadar birçok konuda sürekli yeni yeni isteklerde bulundum, ama sağ olsun yayınevi çok yardımcı oldu. Bu yüzden en doğru yayınevini seçtiğimi düşünüyorum. Bu kitabın ortaya çıkmasında onlarında emeği çok fazla, hepsine buradan tekrar teşekkürlerimi iletiyorum.
Kitabınız için yaptığınız araştırmalarda sizi etkileyen noktalardan bahseder misiniz?
Bu konuyla ilgili küçük bir anımı anlatmak isterim. 2003 yılında Çanakkale şehitliğine bir geziye katılmıştım. Şehitliğe geldiğimizde, benden küçük bir konuşma yapmam istenmişti; bende uçak mühendisi olmuş yeni bir mühendis olarak atalarımıza “2023 yılında kendi savaş uçağımızı yapacağımıza söz veriyorum,” diye kısa ama duygusal bir konuşma yaptım. Artık uçak yapmak için söz vermiştim ama nasıl yapılacağıyla ilgili en ufak bir fikrim yoktu. İşte bu söz, beni araştırmaya sevk etti. İlk önce ABD ve Avrupa’dan aldığımız uçakların nasıl yapılmış olduğunu araştırarak işe başladım. Bu uçakların arkasındaki matematiği görmeye başladım. Ama ezberlediğimiz matematiği değil, hayata dokunan matematiği işte o zamanlar görmeye başladım. Bunun için her yerde matematiğin ruhunu görmeye çalıştım. Nereye baksam artık onu görüyordum. Bu da beni daha da heyecanlandırıyordu.
Eğer bir fikriniz varsa bunu tutkuyla bütün hücrelerinizle yaşamalısınız. Ben öyle yaptım ama şunu da söylemek istiyorum: Bu süreç beni çok yordu. “Er Ryan’ı Kurtarmak” diye bir savaş filmi vardır, belki çoğunuz hatırlar. Filmin konusu; bir manga askerin Er Ryan’ı savaş meydanında bulup ailesine götürürken başlarından geçeni anlatıyor. Filmin sonuna doğru birçok asker ölüyor. En sonunda manganın başındaki subay Er Ryan’ı buluyor ve ona “Bunu hak et,” diyor. İşte elinizdeki kitap, bu duygu ikliminde yazıldı. Kitabı bitirdiğimde yaşadıklarım aklıma gelince duygulanıyor ve kitabın hak ettiği değeri göreceğini düşünüyorum.
Teşekkür ederim röportaj için, herkese keyifli okumalar diliyorum.