TA TA TA TAM KARŞINIZDA SİZ
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Merhabalar, kısa ve öz anlatıyım. Standart bir aileden geliyorum; babam, annem ve iki kardeşimden oluşan çekirdek bir aile… Herkesin sorumluluklarının olduğu sade bir yaşam… O şehirden diğerine geçen bir çocukluk hatırladığım. Ne ilkokul öğretmenimi hatırlıyorum ne de bir sıra arkadaşımın adını. Çok fazla ev ve okul değiştirdim. Dört yıllık üniversite eğitimimin iki senesini Kıbrıs’ta Yakın Doğu Üniversitesi’nde (bu arada Kıbrıs yaşanılacak bir yer. Sanki stres damarlarında yok halkının…), iki senesini de Selçuk Üniversitesi’nde, onu bile bölerek okudum.
2010 yılında Selçuk Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra bir köy okulunda vekil öğretmenlik yaptım. Oldukça keyifle, sevgiyle… Geri dönüşünü ertesi gün alabildiğiniz nadir mesleklerden. Çok onurlu olduğunu da belirtmeliyim. Yerel bir basın kuruluşunda altı ay haber muhabirliği ve köşe yazarlığı yaptım. Bu meslek için de hareketli ve havalı diyebilirim. Trafik kazaları ve yangınlara gitmek hariç…
2011 yılının sonlarında Ankara’da bir kamu kurumunda tamamen farklı bir mesleğe başladım. Halen mevcut görevimi sürdürüyorum. Bu arada okumaya ve yazmaya devam ediyorum.
Diğer yazar arkadaşlara başarılar diliyorum!
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
Kitap yazma fikri hep vardı, bu hayatta yapılacaklar listemde. Bir günde karar verdim aslına bakarsanız, neden şimdi değil dedim. Ellili yaşlara geldiğimde yazmam gerektiğini, ancak o zaman yeterli bilgi ve tecrübeyle dolacağımı düşünürdüm. Hep ertelediğim bir karardı kitap yazmak. İlham öyle zamanlarda kapımı çalıyor ki… Oysa otur yaz deseniz, bazen iki satırı bir araya getirmekte zorlanırım.
Kitabımda bunu da anlattım aslında. O duyguyu… Yazmanın kokusunu, tadını bir kez aldınız mı sizden şanslısı yok. Yazmamak için kendinizi zor tutuyorsunuz, inanın bana. Umarım; yazabilme yetisi olan ve ilham denen o sihirle tanışan herkes, kendini benim kadar tutmaz.
Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Kitabın yayınlaması da en az yazma fikri kadar hızlı oldu. Bir ayda çıkabileceği söylendi yayınevimden ve bir ayda, söylendiği gibi doğum günümde, 5 Ekim’ de yayınlandı. Oldukça keyifli ve anlayışlı bir ekiple çalıştım. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Editör aşamaları ve bütün geri dönüşlerim, şurası şöyle olsun mu sorularım; karşılıklı istişareyle hızlıca çözüme kavuştu. Yaptığınız iş ne olursa olsun en iyisi olmalı, içinize sinmeli; benim de öyle oldu. Teşekkür ediyorum, verdiğim zahmet için tüm yayın ekibine.
Kitabınızın en etkileyici yönü nedir?
En etkileyici yönü; biri kapağı, biraz benim hayal dünyam oldu. Filleri hep sevdim ama burada farklı bir sebeple yer verdim. Sol ayağının altında, basmak üzere olduğu bir kalp var tasarımda, boş yere orada değil o kalp…
Kırmayalım sevdiklerimizi… Geçtiğimiz yollarda yıllar içerisinde pek çok insanla tanışıyoruz. Her birinin yeri, o yerdeki kalp kadar narin. Güce, itibara ve bazen maddiyata öyle odaklanıyoruz ki… Bize evren tarafından kusursuzca bahşedilen o mükemmel gönülleri kırıyoruz. Bazen bilerek bazen bilmeyerek… Vicdanımız rahat olmalı yolun sonuna vardığımızda. Yol uzun, ağaçlı… Aynı bu kitaptaki gibi; belki de kısa, bilmiyoruz. Sadece sanıyoruz…
Diğeri içerik; hayatta ne varsa bu kitapta da o var. Kimi zaman deneme tarzında düz yazılarım, bazen de bir şiir olarak karşımda durup bana gülümsüyor. Umarım size hissettirdikleri bendekilerden fazla olur.
Okuyucuyla konuşan bir kitap, onu saf dışı bırakıp bu benim düşüncem yerine ‘Siz olsaydınızı’ sorabilendir, bence. İstediğim de buydu zaten; istişare etmek, muhabbet etmek, güldüğünüzü duymak, işitmesem de siz sevgili okurlarımı hissetmek…