ÇOÇO VE MAVİ KELEBEK
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Merhaba, lisans eğitimimi tamamladıktan sonra bir süre sektör dışında görev aldım. Ardından Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansımı da tamamlayarak çeşitli belediye ve psikoterapi merkezlerinde çalıştım. Aldığım eğitimler ve uzmanlığımın da artması ile kendi kliniğimde danışan kabul ederken bir yandan da 2017 yılında doktoraya başladım. Hali hazırda öğretim görevlisi olarak görev yapmakta, aynı zamanda kurucu ortağı olduğum İlke Psikoloji Eğitim ve Psikoterapi Merkezi’nde danışanlarımı görmekteyim.
Çocuk kitabı yazmaya nasıl başladınız?
Kitap için hem öğrencilerimin hem hocalarımın çok uzun yıllardır bitmek bilmeyen ısrarları vardı, ancak uygun zaman gelmemiş, şimdi daha iyi anlıyorum. Pandemi döneminin başları oğlumun yeni yeni hareketlendiği bir dönemdi. Gündüz onunla oyunlar oynuyor, sürecin farkına varmıyordum. Onu uyutup, yine vaka sayılarına gizli gizli ağladığım bir gece kendimi düşünmeyi bırakmam gerekliliği ile doğdu, “Çoço.” Çocuklar bizlerin ruh halleri de dâhil birçok şeyi kopyalıyor. Toparlanmam gerektiğini hissettim ve yazmaya başladım. Yazmak bana da iyi geldi. Üretmek o dönem elimden gelen tek şeydi aslında. Klinikten uzakta, öğrencilerimden uzakta, aile büyüklerinden uzakta olup her gün açıklanan rakamların insan olduğunu bildiğimiz bir dönemde, birkaç uykusuz geceme kardeş oldu canım “Çoço.” İsim babası oğlum Yağız aslında, doğduğu günden beri hep “Çoço” diye seslendim ona. Anlamaya başladıkça baktım o da keyif alıyor, neden ona da ileride ilham olmasın ki dedim ve ona ithaf ettim. Bu fikri çizgilerinden etkilendiğim meslektaşım sevgili Uzm. Klinik Psikolog Gülendam Demir’e açtım. Öyle heyecanlandı ki ,bu heyecana duyarsız kalamadım. Oldukça kısa bir sürede muhteşem bir şey yarattı öyküyü çizerek. “Yağız’ı hiç görmeden fotoğraflarından ilham aldı,” demek doğru olur. Bu güzel macera da başlamış oldu bizler için.
Kitabınızı yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Bu süreçte en büyük destekçim sevgili meslektaşım Gülendam Demir oldu. Birçok yayınevi ile görüşmeleri benim için sevgili Gülendam yaptı. Hepsi belli sürelerde bize dönüş yaptı. Luna ise ikimizin de ortak kararı oldu yayınevleri içinden. Bize kibar dönüşleri, titizlikle her konuda destekleri de ne kadar doğru bir karar verdiğimizi gösterdi. Tüm iletişimi sevgili Luna ekibi ile kendisi yönetti. Hızlı dönüşleri, hassas çalışmaları için her iki tarafa da teşekkür ederim. Öyküyü bizim kadar sahiplenmiş olmaları etkiledi bizleri. Kitap insanlara da ulaştığında “İyi ki Luna!” dememi sağladı.
Çocuk kitapları hakkında ebeveynlere neler söylemek istersiniz?
Mesleğim gereği hem çocuk hem ebeveynler ile uzun uzun görüşmeler yapıyorum. Her iki tarafında haklı talepleri var. Çocuklar görseli kuvvetli kitaplara ihtiyaç duyarken aileler çocukların okumadıklarından şikâyetçi. Doğru kaynağa ulaşarak, güzel mesajlar veren kitaplara erişmek adına seçimleri birlikte yapmalarını öneririm. Çocuklara açık, net ve kolay anlaşılabilir olmalıyız. Kitapları da böyle seçmeliyiz ki dikkatleri dağılmasın. Okuma rutinlerine birlikte kitap seçerek başlarlarsa çok daha verimli olur. Okuma alışkanlığının kazanılması için onlarla bol bol okuma aktiviteleri yaparken kitap seçimlerine de dâhil edilmeleri sağlanmalıdır. Sevgiler,