HEP İNSAN
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
1971 yılında Tokat, Niksar’da doğdum İlk, orta ve lise öğrenimimi burada tamamladım. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1995’te mezun oldum. Evliyim ve 3 tane kız çocuğu annesiyim. Halen özel bir hastanede kadın doğum uzmanı olarak görev yapmaktayım.
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
2013 yılında çok ani bir şekilde annemi kaybettim. Bu deneyim benim için çok sarsıcı oldu. 48 yaşımda kendime sorular sormaya başladım, “Ben kimim? Ne için yaşıyorum? Bu dünyada bulunmamın bir anlamı var mı?” gibi. Kendimle yüzleşmem gerektiğini hissettim. Kendi kendimi tanımalıydım. Bu dönem çeşitli kitaplar okuyordum. Bir kitap beni çok etkiledi, “Mason Currey-Günlük Ritüeller.” Bu kitapta topluma mal olmuş kişilerin, daha çok yazarların; nasıl yaşadıklarını, nasıl çalıştıklarını, çalışma rutinlerini kısa kısa anlatıyordu. Kendimi tanıyabilmek için önce insanlık tarihine katkıda bulunmuş insanları tanımak gerektiğini düşündüm. Sonra bu insanların bir kimlikleri bir bedenleri olduğunu ve resimlerini çizerek daha iyi tanıyabileceğimi fark ettim. Bu şekilde insanlık tarihini baştan itibaren kişileriyle birlikte araştırdım ve bilmem gerektiğini düşündüğüm kişilerin resimleriyle birlikte hayatlarını, yaptıklarını, sözlerini kısaca anlamaya çalışarak notlar aldım. Bunu yaparken öğrendiklerimi paylaşmam gerektiğini hissettim. Çünkü ne olduğunu bilmek isteyen, benim gibi merak eden pek çok insanın da olabileceğini düşündüm. Bu eser bu düşüncelerle bu duygularla yazılmış ve hazırlanmıştır.
Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Çeşitli yayınevleri ile görüştüm. Luna Yayınevi bana her konuda çok destek oldu. Editörüm Özge Hanım’a ve yayıncım Burak Bey’e tüm özverili çalışmaları için teşekkür etmek istiyorum.
Kitabınız için yaptığınız araştırmalarda sizi etkileyen noktalardan bahsedebilir misiniz?
Dünyada insanlar her zaman bir eylem durumundadır ve bu süreçte devamlı olarak birbirlerinden etkilenmişlerdir. Olumlu ve yapıcı düşüncelerin, insanı yücelten kavramların çağlar boyunca ışığı hiç sönmeden parlayarak devam etmiştir. Kültürler arasında bilgeliğin ortaya konuş şekli farklı olmakla birlikte, insan yönelimi her zaman olumlu, güzel, yararlı ve her zaman iyi olana doğru olmuştur.