AKREP
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
1982 yılında, bir maden şehri olan Zonguldak’ta madenci bir babanın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldim. Lise eğitimimi İstanbul Adile Mermerci Anadolu Lisesi’nde tamamlayarak Gazi Üniversitesi İİBF’den mezun olduktan bir süre sonra, kamu personeli olarak çalışmaya başladım. Evli ve bir kız babasıyım.
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
Lise eğitimim sonrası Ankara’ya üniversite eğitimi için gitmek, düşünce dünyam için en önemli atılımdı. “Şehir havası insanı özgür kılar,” sözünün elimden geldiği kadar hakkını vermeye karar verdiğimi, kendimi yeni bir şehirde konumlandırmaya çalışırken zaman ve mekân içindeki konumumu da sürekli tanımlamaya çalıştığımı söyleyebilirim. Lise yıllarımda da tecrübe ettiğim, yazarak daha iyi düşünme yöntemimi bu süreçte daha fazla ilerlettiğimi keşfettim. Düşünce sınırlarımı kendi kurgularımla, hayal ettiğim dünyalarla daha da genişletebiliyor, daha rahat ve tarafsız düşünebiliyor, içinde bulunduğum hayattan bağımsız farklı hayatlar yaşayabiliyordum. Bir noktadan sonra yazmak bir yaşam fonksiyonu haline gelmişti benim için. Yazdıklarımı kitaplaştırma çabam çok uzun ve farklı çabaların olduğu bir süreçti. Ders notları basan fotokopicilerde birkaç kitap denememi çoğaltıp çevreme ve farklı insanlara dağıtma gibi denemelerim de olmuştu üniversitedeyken. Sonraki dönemde, bu çabalarım yakın çevreme kadar geri çekilse de hiçbir zaman yazmaktan/yazma arzusundan uzaklaşmadım.
Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Kitabımın Luna Yayınevi ile tanışması çok yakın bir dostum vasıtasıyla gerçekleşti. Sonrasında kendileriyle ben tanıştım diyebilirim. O dönem için dostumun teşvikleri olmasa bu süreç belirsiz bir gelecekte yaşanabilirdi. Yazan her insan için kitabının yayınlanması heyecanlı bir hayalle başlar muhtemelen. Açıkçası, düşündüğümden çok daha farklı ve güzel bir heyecan yaşadığımı ve bu farklılığa daha çok şaşırdığımı söyleyebilirim. Yayıneviyle görüşmelerimizde verdikleri fikirler ve benzer bir heyecanın onlarda da olduğunu gördükçe benzerini hayal dahi etmediğim bir dünyaya giriş yaptığımı gördüm. Daha önce hiç yaşamadığım, hayal dahi etmediğim ve tekrar yaşamak istediğim bir sürecin sonunda kitap basılmış oldu.
Kitabınızın en etkileyici yönü nedir?
Bu soru her okur tarafından farklı cevaplandırılır sanırım. Yazar olarak, benim açımdan en etkileyici yönü; içinde yer alan varoluşçuluk felsefesinin farklı bir canlı tarafından insan anlayışına, algısına sunulması diyebilirim. Macerayı başlatan ve ilgiyi çeken bu canlı, insanın anlam arayışında insanoğluna, “özden önce gelen/gelmiş olan” fiziki varlığı ve ardından kendisi tarafından oluşturulmuş olan varoluşu ile “Varoluş özden önce gelir,” önermesini somutlaştırarak anlatmış oluyor.