KAPICININ ÖLÜMÜ
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
1988 yılında Adana’da doğdum. Lisede başarılı bir öğrenciydim, üniversite sınavında Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü kazanıp İstanbul’a taşındım. 18 yaşına kadar neredeyse hiç kitap okumayan bir çocuktum, daha çok film izler ve hedeflerim doğrultusunda ders çalışırdım. Üniversitede Dostoyevski ve Nietzsche okumaya başladım. Bu yazarlar kendimi farklı bir gözle görmemi sağladı. Sanırım bir “yeraltı” insanı oldum o günlerde, toplumdan biraz uzaklaştım. İyice kendi dünyama kapandım, çok okumaya başladım. Okuluma uyum sağlayamadım ama kaldım orada. Diplomayı almak istedim, biraz da ailemi memnun etmek için. Sanırım kendimi kandırdım çünkü mühendislik sevmeden yapılan bir iş değilmiş, onu gördüm. Okula gidiyordum ama derslerim hiç iyi değildi, mühendislik öğrencisinin başka aktivitelere pek vakti kalmaz ama ben durmadan film izleyip kitap okuyordum. 2014 yılına kadar kendimi askıda bıraktım, o sene Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-Televizyon bölümüne geçiş yaptım. Üç sene de burada okudum, bir kısa film çektim. Marmara Üniversitesi’nde senaryo dersleri almak için bir kez daha geçiş yapıp orada Film Tasarımı Bölümüne başladım. Şimdi diploma almak üzereyim.
Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
Bir dönem okula gitmedim ve oturup yazdım. Kendimi kanıtlama ihtiyacı duydum biraz. Çektiğim kısa film beklediğim tepkileri almamıştı ve sinemada hayallerini gerçekleştirmenin ekonomik anlamda güç olduğu ve epey zaman istediği gerçeğiyle karşılaştım. Bu arada yaratıcı bir şeyler yapmam gerekiyordu ve kitabı yazdım.
Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
Kitap önce epey deneysel bir formattaydı. Ben kitabı daha çok ‘postmodern bir metin’ olarak ortaya koymayı düşündüm, yani bir dizi öykü ya da roman formatından daha geniş kapsamlı, tarif edilmesi zor bir şey ortaya koymak istemiştim. Ancak bunun kabul görmediğini anladım, belki de isimsiz biri olduğum için. Bazı yayınevleri dosyamı reddetti. Ben de kimi bölümleri kitaptan çıkardım. Daha tanıdık bir metin yapısı oluşturdum. Kitabım basılsın istiyordum çünkü. Yine de bir deneysellik fark edilecektir öykülerde.
Kitabınızda en etkileyici bulduğunuz yer neresidir?
Öykülerin birbirleriyle olan örtük bağlantılarını, kaotik enerjisini seviyorum. Farklı insanların ağzından yazmak da çok iyi hissettirdi, kendimi aşma duygusu yaşadım yazarken ve yazdıklarımı okurken. Belki zaman zaman hicvettim kişilerimi ama hepsi de az ya da çok sempatiktir.